Niteliksel avantaj

Resim

ABD hükümeti, F-16 ve F-35 savaş uçaklarının satışı için Yunanistan ve Türkiye ile yapılan üçlü anlaşmayı idare etmek için kendine özgü bir yol seçti. Şimdi de anlaşmanın kendi adına herhangi bir garanti ya da taahhüt içerdiğini kabul etmeyen Ankara’yı idare etmek zorunda kalacak. Atina haklı olarak daha şeffaf ve anlaşılır bir süreci tercih etti.

Uzun müzakerelerin ürünü olan anlaşmanın bir parçası da Yunanistan’a Amerikan silahlarının tedarikinde Türkiye’ye kıyasla “niteliksel bir avantaja” sahip olacağına dair güvence verilmesiydi. Şu an için Yunanistan F-35’leri satın aldığı sürece Türkiye için aynı şey söz konusu olmayacaktır. Ancak, Rus yapımı S-400 füze savunma sistemleri konusunda Ankara’nın tutumunda bir değişiklik olması halinde bunun geçerli olup olmayacağı kesin değildir. Bu aynı zamanda herhangi bir anlaşmada yazılı olarak bulamayacağınız bir güvencedir.

Elbette Yunan hükümeti, ABD Kongresi’ndeki müttefikleriyle birlikte “niteliksel avantajı” korumak için ne istediğini belirleyebilir ve teşvik edebilir. Bu sadece Yunanistan’ın sahip olabileceği bir silah sistemi ya da mühimmat olabilir. Hatta bir tür elektronik karşı tedbir ya da siber saldırılara karşı önlemler de olabilir. Her ne olursa olsun, Yunanistan’ın mali olarak karşılayabileceği bir şey olmalı; çünkü mali çıkmazlara yol açan bir silahlanma yarışına dâhil olamaz.

Şimdilik tüm bunlar gri ve belirsiz bir alanda kalmaya devam ediyor. Yunanistan şu anda kullanılan silah sistemlerini ve F-35’ler için yeşil ışığı güvence altına almış durumda. Doğruyu söylemek gerekirse, Atina daha fazlasını güvence altına almış olsaydı bile, malum nedenlerden ötürü kimse bize bunun 22 Ocak 2025’te geçerli olacağına dair güvence veremezdi.

Kaynak: https://www.ekathimerini.com/opinion/1230999/the-qualitative-advantage/ (Erişim tarihi, 07.02.2024)

Bu içerik 07.02.2024 tarihinde yayınlandı ve toplam 28 kez okundu.