İyiliğin ve insanlığın ressamı Kamber Kamber

Resim

Kamber'in resimleri hayatın bir yansıması değil, onlar canlı bir varlık. Ses verirler - onlardan eski çan, gayda, davul sesleri duyulur…. Onlar bir türkü, dağ kokan… Onlardan bir anne şefkati, baştan çıkaran uysal bir kadın, bir baba evi, bir çocukluk anısı, cananın fısıltısı, bir dua fışkırır… Kamber’in resimleri bir vasiyettir. Acı içindeler. Onları izliyor ve sesler duyuyorsun… Sanatçı gökyüzüne resim çizer. Fırçasıyla evrene dokunur ve zamanı kovalamak için acelesi yok… Şair Rosà Sokolova, özgün bir ressam ve eşsiz bir yetenek olan Kamber Kamber'in tuvallerini böyle “hissediyor”. Usta fırça genellikle şiir kitaplarını resmeder ve dostlarının onu “iyiliğin ve insanlığın ressamı” olarak adlandırması boşuna değildir. Kamber kendisini "Rodopeist" (Rodopçu) olarak tanımlıyor. Rodopları ve birçok kuşak sanatçıya yetecek kadar büyük Rodop dünyasını resmeder. Kendisini bu dağın kadim bir çocuğu olarak görür ve ona takıntılıdır. Rodoplar, onun büyük aşkıdır. Kadını da resmeder, onun için kadın kendi deyişiyle “bizim dünyamız ve biz erkekler bu dünyada varız”. Onun resimlerinde Rodop kızları, eski evler ve izlenimlere dayalı resimlerinde Rodop düşleri hayat bulur. Doğu Rodoplar’ın ünlü sanatçısı 30'dan fazla kişisel sergi açtı.

1950 yılında Kırcaali ili Momçilgrad (Mestanlı) ilçesi Sedefçe (Saruhanlı) köyünde doğdu, şimdi Momçilgrad'da yaşıyor ve çalışıyor. Şehirdeki, bünyesinde müze koleksiyonunun ve kendi eseri olan sanat galerisinin de yer aldığı Nov Jivot Halk Kültürevi’nin müdürlüğünü yapmaktadır. Kırcaali Ressamlar Derneği Başkanı büyük Bulgar grafik sanatçısı Vladimir Cukiç, “Kamber Kamber, Rodop manzarası ve Rodop kadını resimlerinin ustası, ancak son 10 yılda denediği farklı resim teknikleriyle çizdiği resimlerle de bizleri sevindirdi. Hayatta bu sakin, bilge ve uyumlu adam, spatula ve yağlı boyaları eline aldığında şişeden kaçan bir ruh gibidir. Karabasanlar onu yakalar ve harika şeyler yapar” diyor. Çukiç’in ifadesine göre Kamber, ultramarin gibi uzlaşmaz renkleri kırmızıyla, beyazla uzlaştırmayı başarır. Kamber, taşralı bir sanatçı değil, onun resimleri birçok Avrupa ve Balkan ülkesindeki koleksiyonları ve evleri “süslüyor”.

Kamber, “Resim yaparken hep müzik dinlerim. Ne çizeceğime dair bir fikirle hiçbir zaman bir sehpanın karşısına geçmedim. Bu duygu beni çekiyordu, oysa genellikle o anda dinlediğim müzikle ilgili bir duyguymuş. İrlanda gayda müziklerini, keman müziklerini severim, cazı severim, Theodosius Spasov'un çaldığı kaval müziklerini severim – onun müzikleri sanki beni yerden koparıyor ve uçuruyor gibi hissediyorum” diye paylaşıyor. Sanatçı, müzik, şiir ve resim sanatının birbirinden bağımsız yaşayamayan üç kız kardeş olduğunu söylüyor. Ressam, “Akşamları sık sık şiir okurum. Sanatçının diplomaya ihtiyacı yok ama eğitim çok önemli, Sanat Akademisi'nde öğretmenlerim bana bu sanatın inceliklerini öğrettiler” diye ifade ediyor. Bir resim fikrini uzun zamandır içinde taşıdığını itiraf eden Kamber, “Ressamlar genellikle çocukluklarını resmederler. Tuvallerimde sık sık bir keçi belirir. O herhangi bir keçi değildir, bizim keçimizdir” diye anlatıyor.

Kamber, “Ben beşinci sınıftayken babam bir keçi aldı. Ben onu 4 yıl otlattım, o bizi besledi. Resim sehpasının karşısına geçtiğimde hala aklıma görüntüsü gelir” diye anılarını paylaşan sanatçı, “Bir insanın “Her Şey 1 Leva Ürünler” mağazasından 3 levaya bir “resim” satın almaktansa ünlü bir usta ressamın çizdiği bir resmin reprodüksiyonunu duvara asması daha iyidir” diyor.

 
Bu içerik 02.07.2021 tarihinde yayınlandı ve toplam 202 kez okundu.